Sahil-1


…çoğumuzun tek ihtiyacı sabırla dinleyen bir çift kulak…

 

Sahil, gün batımı.

Sessiz sakin, kayalık bir kıyı.

 

Batan güneşi izlemeye dalmış oğlan, bir daha göremeyecekmişçesine dikkat kesilmiş. Güneş, ışığını son kez saçarken iyice eğilmiş, elini siper ederek bakıyor. Battıktan sonra da kaçırmıyor gözlerini sanki güneş geri gelirmişçesine.

 

                                                                                                Battı artık, bitti 

Doğar

                                                                                                Pek emin bakışların

 

Arkasına döndü oğlan. Ellilerinde bir kadın. Öyle süs püsü yok pek ama giyimini beğeniyor oğlan. Göğün kalan son ışıklarıyla kontrast oluşturmuş bluzu. 

Beni mi izliyorsunuz

Hayır çocuğum hayır, benim de 
biraz etrafa bakınmak tek derdim
Anlıyorum
Ama gözüm takıldı, manzaradan kendine 
bir şeyler çıkartmak istiyor gibiydin
Öyle bir amacım olmadı
Ya da bana öyle geldi. 
Yanlış yorumlama, yanlış yargı
Öyle

Ufak bir baş selamı, sert adımlar. Artık kararmış havada, tek başına bekleyen kadın.


***


Sahil, sabah vakti.

Sessiz sakin, kayalık bir kıyı.

 

Bankta oturan kadın, önünden dikkatsizce yürüyor oğlan.

 

Erkencisin

Efendim? Ha, yine siz

Evet ya, ben. Burada bu saatlerde bulunmayı

seven çok kişi yoktur zaten. Ufak bir topluluk

gibiyiz, seni son zamanlarda fark ettim ama

Sanırım öyle. Neyse, iyi günler dilerim

İyi günler

 

 

***

 

 

Sahil, öğle vakti.

Sessiz sakin, kayalık bir kıyı.

 

Elinde olta kadın, sırtında çanta arkasından geçiyor oğlan.

 

Rastgele

Aa, merhaba. Bir yere mi gidiyorsun

Yok hayır, biraz yürüyüş yapmak amacım

Biraz vaktini ayırırsın, şu oltayla

alakalı yardıma ihtiyacım var da

Aslında kafam yoğun biraz, yürüsem de

gelsem belki

Nedir bu kadar karıştıran kafanı? 

Hep bir dalgınlık, bir ürkeklik

Var işte bir şeyler

 

Çıkardı çantasından bir misina kadın, uzattı oğlana. 

Aldı oğlan misinayı, yemler takıldı; ipler havada sallandı, sırayla deldiler havayı.

Balıklar düştü tuzağa, saldılar en çok aldananları geri suya.

Sülünezler gitgide azaldı, içi su dolu beyaz kova ne doldu ne boşaldı.

 

 

***

 

 

Sahil, ikindi vakti.

Sessiz sakin, kayalık bir kıyı.

 

Bankta dimdik oturan kadın, bankta öne eğilmiş yere dikmiş gözlerini oğlan.

 

Sıkışmış gibiyim. Nereye gideceğimi bilmem,

nereye gittiğimi bilmem. Çözüm için nereye

bakacağımı dahi bulamam. Birinin getirip

önüme koymasını bekliyor gibiyim ama 

bunun olmayacağını bilecek kadar da ayık…

 

Yalnız gelmezdim balık tutmaya ben, eşimle…

     Haftanın bu günü alırdık takımımızı çıkardık,

    bana o öğretmiştir zaten. Ben burada 

doğmadım, denizi bilmezdim. O çocukluğunu

gençliğini burada geçirmiş, balık tutmayı da

amcasıyla gele gele öğrenmiş…

 

Okudum ettim, bana çok şey kattı dedim.

Ama nereye ilerleyeceğimi vermedi sanki. 

Ondan sanırım bu dolanmalarım.  Onca 

roman okudum. Kahramanları dolandı durdu, 

dolanırken düşündüler, düşündükçe ilerlediler.

Ben düşündükçe gerilemiş olabilir miyim? 

Gidebilmen önemli ama peki ya gittiğin yön…

 

Kaybettik kendisini. Huzur içinde uyusun, iki yıla 

yaklaştık onsuz. Tümör, beyinde. Sezemiyor

insan hayatın sonunu o ne kadar yakında olsa 

bile. Çok olmadı, bir süredir böyle geliyorum

buraya balık tutmaya. Merhumu kaybettikten

sonra kolay olmadı. Madden hissedemeyince 

onu yanında, biraz maneviyat arıyor insan. 

Psikiyatrist önerdi çevremden birçok kişi. Salma 

kendini, olmaz öyle dediler. Salmam dedim. 

Modern tıp dedikleri şeye bir daha güvenemedim 

hele onu kurtarmaya yetmeyince. Dine yöneldim 

biraz. Biraz da yardım alayım dedim. Evimin aşağı 

caddesinde bir kadın var. Ruh uzmanı dediler. 

Uzak doğuda bir yerlerde yaşamış uzun süre. 

Müslüman mısın dedi, elhamdülillah dedim. 

Böyle böyledir bu terapi dedi. Sıkıntı olmaz 

dedim, ben neye inanıp neye inanmayacağımı 

bilirim…

 

Ya yanlış yolda gitmişsem, nasıl anlarım?

İnsanların karşısına çıkarım, gösteririm 

kendimi. Tepkilerine bakarım, iyiyse iyidir; 

kötüyse dön o yoldan. Öyle mi? Onları ölçü

alacağım kendime yani, kendimi bilemediğim

için onların hakem olmasına ben karar vereceğim.

Peki ya yoksa öyle biri hayatımda, yoksa fikrine

saygı duyacağım kadar açıldığım ve bana açılan

biri? Eğer yoksa…

 

Önce aç kendini bana dedi. Hemen hemen her 

şeyden bahsettim. Birkaç seans sonra çıktı bu

fikir de. Meditasyon dediğin şey zihnini boşaltan

herhangi bir şeydir dedi. Benim için çiçek toplama

olur senin için balık tutma. Ama sen bunu 

durumunun farkına varmak, onu kabullenmek için 

kullanacaksın. Başladım gelmeye buraya, aynı 

onunla yaptığımız gibi balık tutmaya. Onun 

kadar becerikli olmama imkân yok ama fark etmez. 

Tutabilsem bile suya geri salıyorum zaten. 

Çünkü hemen aynı şeyleri yapmak da olmaz dedi 

kadın. Olayın seyrini biraz değiştirmeli, 

farklı yaşamalı…

 

Peki bu denklemde mutluluk nerede? Mutlu

olabilir miyim yani? Gideceğim doğru yolu

bulsam da mutluluğumun da orada olduğunu

mu anlamam gerek? Ya da mutlu olmak mı

doğru yolu gösterir bana? Okulda bana bunları 

öğretmediler. Birçok güzel bilgi verdiler, bak

bu işine yarar da bizi hatırlarsın dediler ama

bunlardan bahseden hiç olmadı. Sanki o yola

girdiğinde ihtiyacın olabilecek her şeye sahipmişim

gibiydi. Ama ‘asıl oraya nasıl gideceğim ki’ diye 

sorduğumda ufaktan gülümsemişler, yandakine 

bakmışlar da fısıldayarak ‘Yahu safın da sorduğu 

soruya bak’ demişler, sonra da sırtıma hafiften 

destekleyici bir biçimde vurup ‘Hadi bakalım yoluna 

delikanlı’ demişler. ‘İyi de ne yolu!’ deyince

duymamışlar veya duymamış gibi yapmışlar. 

Aklımda yanlış bir şey sormuşum gibi bir utanç kalmış, 

bir de daha sonra filizlenmeye söz vermişçesine bir 

öfke tohumu

 

Bu karar üzerine şekillendi yeni aktivitem.

Yani bundan sonra tuttuğum balıkları eve 

taşımayacağım. Eşimin onları büyük bir 

özenle ayıklayıp süsleyip fırına atmasını 

sevgi dolu gözlerle izlemeyeceğim. Sonra 

oturup afiyetle yemeyecek, sen yapınca 

daha tatlı geliyor dediği için onun rakısını 

tazelemeyeceğim, kahkaha atarak kadeh 

tokuşturmayacağım. Çünkü o yok ve ben 

de bunu anlamak zorundayım

 

 

***


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dans Bakışı / Gölge Serinliği / Sinema Yolları

Mutluluk Meselesi

İstasyonlar