Umut Anısı


Bu anıyı yazıya dökme fikri bir sabah uyandığımda liseden yakın arkadaşım Umut’un mesajını görmemle ortaya çıktı. Karşımda olayın gidişatını özetleyen birkaç ekran görüntüsü görmüş, bir şekilde kafamdan sildiğim bu olayı her ayrıntısıyla hatırlamıştım. Tamam artık dedim, bir daha unutulmayacak. Oturdum başladım yazmaya. Birazdan göreceğiniz keşif gemisi referansı da bununla alakalıdır işte.


Yıl 2016, liseliyiz. Kanımız kaynıyor. Her sağlıklı genç gibi biz de başka insanlarla bağ kurmak, onlar tarafından sevilmek, onları sevmek ve belki de eninde sonunda sevişmek istiyoruz. Kardeşim dediğim Umut da bu güruhtan farklı değil tabii. O da bu dürtülerden muzdarip. Bir kızla sohbet içinde, yakın temasta.

Kızın farklı bir takipçisi de varmış. Bu faktör durumu hemen bir 'kız mevzusuna' (hep öyle söylenir) çevirdi. Takipçi elemanımız cinsellik dürtüsünün tehlike altında olduğunu görünce bunu hemen bir şiddet dürtüsüne (hep öyle olur) çevirmekte sakınca görmedi.

Sonra başladı baskılar, tacizler, gözdağları... Hepsi de faydasıydı cebimizdeki akıllı icatların. Neyse diyorduk, adam uzakta yaşıyor da olay büyümüyor.

 

Umut da katılıyordu buna,

ağzı burnu dağılacağına

cebi titrese pek ala...

 

Takipçimiz biraz agresif bir tipti o belli. (Lan!) yazıyordu sürekli Umut'a. (Lan!) ne demek ulan diyorduk. Kaba gelmişti bize, o kelimeyi kullansan bile öyle bir kullanmalıydın ki (nasıl olacağını bilemediğimizden kullanmazdık) karşısı bundan rahatsız olmamalıydı.

Belli ki Umut'un cep titremeleri karşısındaki vurdumduymazlığı (gerçekten bir vursa pek bir duyacağını düşündüğünden olsa gerek) takipçimizi bıktırmış ve onu farklı yöntemler aramaya itmişti.

Cebimizden yarattığımız sanal alemlerdeki yakınlığımızın şu 'an' dünyasında devam etmeyeceğini (en azından bizim arkadaş ortamımızda) düşünen takipçi, beni bir maşa olarak gördü. Evet dedi; benim adamım bu işte, buradan yürüdüm mü önümde engel kalmaz. Sapımı bir yakalasa Umut eline geçecekti ki sonra isterse hazır elindeyken maşayla bile alabilirdi hıncını genç aşık arkadaşımdan.

 

Ne yazık ki hayattaki çoğu plan gibi bu da suların altına gömülüp yıllar sonra bir keşif gemisi tarafından bulunmak üzere beklemeye mecburdu.

 

Takipçimiz yine sosyal medya üzerinden benle temasa geçti. Bana karşı pek nazikti tabii. Yeşilçam filmlerinden çıkmış gibi konuşuyordu. Hayat güzeldi, arkadaşlık en iyisiydi, neden bu kavga neden bu dövüştü? Bilmiyorum, sana sormalı aslında demek isterdim fakat susardım. Çünkü bu plana karşı yapılan planı (kontraplan?) bozardı. Takipçimiz sözde Umut’un çok eski arkadaşıydı ama başlarına (hayat) gelmiş ve uzun bir süre görüşmelerini engellemişti. Şimdi de genelde yapmayı pek sevdiğimiz gibi sürpriz hazırlanacak, bir şeyler kutlanacak (illaki) eski günler hatırlanarak hoş vakit geçirilecek, espriler anılar kahkahalar derken ‘saat de pek geç olmuş’ denilerek farklı yollara gidilecek. Bunun etkisiyle de herkesin içi rahatlamış olacak ki gece başlar yastığa konulduğunda kuzu saymak zorunda kalınmadan küçük ölüme geçiş yapma lüksüne sahip olunacak. İtiraf sayılır mı bilmem ama olaydan haberim olmasa inanırdım bu hikâyeye. 

Bu motivasyonlar tarafıma iletildikten ve onaylandıktan sonra takipçimiz nihayet sadede gelip Umut’un irtibat numarasını isteyince zamanın geldiği belli oldu…

 

Hayat kadınlarının dijital dönüşüme ayak uydurmasıyla karşımıza çıkan eskort sitelerinden birine girdim, biraz sitede dolanıp bir hanımefendinin telefon numarasını ödünç alarak kendisine gönderdim. Takipçimiz karşısında bir numara görünce önce bir memnun oldu fakat gerçekler ahizenin diğer tarafından kulağına sirayet ettiğinde bütün hevesi söndü. O konuşmada neler döndüğünü sanırım hiç bilemeyeceğiz ama bir süre geçtikten sonra kendisi bana püskürdü, hakaret etti ama benim vurdumduymazlığımın Umut'tan aşağı kalır bir yanı yoktu. Üstüne üstlük takipçimiz için şartlar yine aynıydı. 

Elmaya ulaşmak için maşayı tutmaya çalışırken maşa dönüp eline vurmuştu. Bu kadarı da fazlaydı. 

 

Sanıyorum ki artık o noktada pes etti ya da en azından içindeki azmi büyük miktarda söndü. Sonraki zamanlarda Umut ve bizim için çok büyük bir problem teşkil etmedi.

İşte denizin dibindeki o planın batıklarını bulan keşif gemisi bugün karadan göründü. Limandaki yük indirme bölümüne bu satırları indirdi yavaş yavaş. Sonra iskeleye yaklaşıp kıyıda bekleyen yüzlerin hevesini aldı. Her gemi gibi kimilerine sevinç kimilerine hüzün kimilerineyse pişmanlık getirmişti.

 

 

                                                                                                                17 Haziran 2020

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dans Bakışı / Gölge Serinliği / Sinema Yolları

Mutluluk Meselesi

İstasyonlar