25
25 yaş deyince büyük bir anlamı yok aslında, ama “çeyrek asır” deyince bir ağırlık çöküyor bünyeye Hücum kayıttayız. Buranın konseptinden çıkıp, kurguyu askıya alalım ve yarım asra – belki de çeyrekten üç çeyreğe uzanacak bir asra – bir not bırakalım Yetişkinlerin bol bol şikayet ettiği “zamanın gittikçe daha hızlı akması” fenomenini, “üzerine düşündüğün zaman / tüm yaşamın” oranı üzerinden açıkladığımda 14 yaşındaydım. Dönüp bakınca hiç fena değilmiş. 11 yıldır daha iyi bir açıklama getirdiğimi söyleyemem. Son bir yıla dönüp baktığımda, bu yıl hissettiğim ‘1/25’, geçen yıl hissettiğim ‘1/24’ten doğal olarak daha kısa geliyor bana. Gittikçe daha hızlı, gittikçe daha ani. Ve garip bir şekilde, daha çok salınarak. Hayatın içinde salınan Çocukken gözüme daha mantıklı gelen yetişkinlik, şimdi daha çok hayatın içine karışmak ve oradan oraya savrulmak gibi hissettiriyor. Ve bu, kulağa geldiği kadar kötü bir şey değil. Belki zamanın akışını biraz daha anlamlandırıp onunla barışınca, bu salınm...