Kayıtlar

Mutluluk Meselesi

 Eski günlükleri karıştırırken denk gelip unuttuğuma şaştığım, 2021 Kasım'ında, "dünyanın en mutlu ülkesi" olarak bilinen Finlandiya'ya Erasmus için gitmeden aşağı yukarı 1 ay önce "mutluluk" hakkında bir şeyler karaladıklarım.  Hoşuma gitti, buraya taşımak istedim.

Dans Bakışı / Gölge Serinliği / Sinema Yolları

Çevreden bihaber salınıyor vücudumuz. Müzikle uyumlu, bir o kadar da bağımsız.  Bir anlamda kendi ritminde ilerliyor tüm hareketi. Belki o yüzden ayrık geliyor etraftaki kalabalıktan. Çevre topluluklar bulut olmuş, biz üstünde. Onun hafifliğiyle devam ediyor gecenin büyüsü. Bir an uzaklaştık, gözlerimiz buluştu. Birbirimizi görmeye çalıştık. Bir an onu görüp gömülmeye, o boyutta buluşmaya…   Ritim değişti, şimdi hızlanıyoruz. Etraftan gelen enerji dalgası bize de sıçradı. Bir canlandı hareketlerimiz. Gözler hala kenetli, artık içleri gülüyor. Bir an önceki süzüş kendini bir oyun istencine bıraktı bile. El tutuşuldu, ayaklar kalkıp inmeye başladı şimdi. İçimizde çocuksu bir neşe var.   Hızlı adımlarla ayak uydurmaya çalıştığım sırada denk geliyorum bir an, o bakış… Bugüne kadar hiç tanık olmadığım bir ifade. Denesem tarif edemeyeceğim belli belirsiz bir mimik. Daha önceki hiçbir duruma uyduramıyorum kafamda. Ne onu mutlu ettiğim bir an ne heyecanlandırdığım ne de şaşırtmak istediğim anl

Ölüme Karşı Sone

İstasyonlar

 ~ İzmit istasyonuna yaklaşılıyor. Lütfen trenden inerken eşyalarınızı unutmayınız. ~ Robotik ses, nazik ses, asla bizden olmayan ses.  Vagonun başındaki hoparlörden arkaya yolculuğuna başladı, en çok onların tepesinde kaldı. Ya da onlar öyle sandı.   ***   Sırtı koltuk boyunca aşağı kaydırmak suretiyle diz mesafesi ölçülür, gayet iyi olduğu görülür. Kafa olumlu bir şekilde sallanır, gelecek 4 saat olumsuz bir şekilde düşünülür:   Baş eğilip de uyunacak mıdır, Tren zarifçe salınacak mıdır Saatler birbirini takip ederken O koltuğunda bunalacak mıdır   Yan koltuğa göz ucuyla bakılır, yol arkadaşının artık ona eşlik edecek durumda olmadığı fark edilir. Uyuduğunu daha da belirtmek istercesine gözlerine bir hat çekmiştir. Bu ona etkileyici bir hava katmıştır. Yeterince etkilenemeden baş öne çevrilir.   Bir kitap çıkarılır. Bir kitap denmesi esasen gereksizdir. Yanındaki tek kitap odur çünkü. Bir kitap çıkarılır derken bir seçim ima edilir. Fakat böyle bir durum yoktur. Ya o kitabı okuyacaks

Aşka Dair - - - - (Çözüm)

Bölüm 4

Aşka Dair - - - (Biraz Daha Düğüm)

 Bölüm 3 

Aşka Dair - - (Düğüm)

Bölüm 2

Aşka Dair - (Serim)

Bölüm 1

Dershane Yolu -- 2

2. Bölüm

Dershane Yolu - 1

Vakit bir öğleden sonra, okulda dersler bitmiş. Kimileri eve giderken dershane yolcuları bahçede toplanmakta. Servis aracının çevresinde bir çember oluşturmaktalar çünkü servisçinin keyfine göre kapıyı açması onlar için yeterli değil. Onların istediği kapıyı bir an önce açtırmak ki halihazırda bütün gün sıralarında oturmuyormuşçasına kendilerini koltuklarına bırakıp şimdiden ne kadar yoruldukları hakkında çevrelerine dert yanabilsinler. Biri başının, biri sırtının ağrıdığını belirtirken biri de zihinsel yorgunluktan muzdarip olduğunu savunduğunda öteki de ‘zihin yorulmaz, bütün bunlar fizyolojik yani kendimizi kandırmayalım’ diyebilsin ki ortada bir tartışma dönsün; taşıma sektörü tarafından bu tür işlerde ideal olarak görülen o midibüs modelinin rahatsızlık veren süspansiyonları yüzünden sıkıntı duyulmadan hemencecik bitsin bu yolculuk Planlar tıkırında işlerken bir şey olur ama. Servis yolda orta hızlarda süzülürken motordan iç açıcı olmayan sesler gelir. Şoför abinin gözleri büyür,

Umut Anısı

Bu anıyı yazıya dökme fikri bir sabah uyandığımda liseden yakın arkadaşım Umut’un mesajını görmemle ortaya çıktı. Karşımda olayın gidişatını özetleyen birkaç ekran görüntüsü görmüş, bir şekilde kafamdan sildiğim bu olayı her ayrıntısıyla hatırlamıştım. Tamam artık dedim, bir daha unutulmayacak. Oturdum başladım yazmaya. Birazdan göreceğiniz keşif gemisi referansı da bununla alakalıdır işte.

Sahil---3

“ …çoğumuzun tek ihtiyacı sabırla dinleyen bir çift kulak… ” 3. Bölüm

Sahil--2

“ …çoğumuzun tek ihtiyacı sabırla dinleyen bir çift kulak… ” 2. Bölüm

Sahil-1

“ …çoğumuzun tek ihtiyacı sabırla dinleyen bir çift kulak… ”

Sosyal Mesafe

Sanırım bir şeyler yazmaya başladığımdan beri bir blog açmak istedim, hiç de açmadım. İnsanın yarattığı bir  şeyi paylaşmak istemesi çok dürtüsel. Doğamız gereği kendi varoluşumuzu kavradığımız an bunu onaylatma isteğimiz, fark edilme çağrılarımız, ‘ben burdaydım’ demelerimiz hep bundan olsa gerek. Klasikleşmiş örneklerden ‘mağara duvarlarına ellerini çizen atalarımız’ konusuna hiç girmesek de olur gibi… Hepimizin ‘normal’ zamanında yapmaya zaman bulamadığı içsel yolculuklara çıktığını bu karantina sürecinde gördük. Hepsi farklı şekilde dışarı çıktı, ‘çıkamayan’ bazılarını dışarıda bırakırsak tabii. Yazmak bunlardan biri; yazıp silmek, yazıp ‘bu neydi?’ demek, yazıp pişman olmak, yazıp saymak. Peki ya yazıp paylaşmak? Yazıyı özel dünyandan çıkarıp savunmasızca dışarı salmak? Belki o da kötü bir fikir değildir…